Son zamanlarda seyrettiğim en güzel dizilerden birisi.
The goodwife.
Bölge savcısıyken, bir hayat kadınıyla birlikte olmasının basına yansıması ve bununla birlikte yolsuzluklar ile devam eden bölge savcısının eşinin savaşını anlatıyor. Eski bölge savcısı eşi hapishaneye düşünce iki çocuğu ile birlikte kalan ve Avukatlık yapmaya başlayan bir kadının, hem medyadan kaçıp, hem çocuklarının olaylardan etkilenmeden verdiği savaşı anlatıyor.
Her bölümü de ayrı bir avukatlık, mahkemelik olay olan The Goodwife’da yaşamdaki bir çok şeyi görmeniz mümkün.
Yalnız kalan kadının geçim için verdiği savaş, çocukları için verdiği savaş, başarılı olabilmek ve tutunabilmek için verdiği savaş, daha sonra da eşinin tekrar seçilmesi için ona verdiği destek. Bunu yaparken de kendisi ve kadınlığı ile vermiş olduğu bir savaş var.
Bu yazıyı bana yazdıran dün seyrettiğim bölümü oldu.
Çalıştığı avukatlık şirketinde birlikte yan yana çalıştığı araştırmacı kadın ile eşinin kendisi daha avukatlığa başlamadan, yani eşi hala bölge savcısıyken yaşadığı tek gecelik ilişkisini öğrenmesi ile geldiği durumu anlatıyor dün seyrettiğim bölümü. Ki kadın artık kocasını affetmiş, kocası yeniden aday olmuş ve onun da çabası ile tekrar bölge savcılığını kazandığı gece duyuyor bunu.
Aralarındaki konuşma şöyle geçiyor…
Adam : Benim için hiç bir şey ifade etmiyordu, sadece tek gecelik bir ilişkiyd. Bunu bu kadar büyütme, seni çok seviyorum, geçmişi geçmişte bırakalım.
Kadın: Bunu affedemem, sen benim en yakın arkadaşımla yattın.
Adam : Ben onunla bunu yaşadığımda siz tanışmıyordunuz bile, nasıl senin en yakın arkadaşın olabilir?
Kadın : Ama o senin benimle evli olduğunu o zaman biliyordu.
Tabi kelimesi kelimesine değil ama bu anlamda bir diyalogdu.
Kadın için yaşanılmış bitmiş bir olay olarak görülebilir, tekrarı olmayan bir ve olmamış bir ilişki. Ondan çok daha fazlasını bir hayat kadını ile yaşamış bu adam. O dönemde birden fazla kadın bile olabilir ama affetmiyor. Eşyalarını toplayıp, seçildiği gece kocasını evden dışarı atıyor.
Film bu diyenleriniz olabilir, senaryo da diyebilirsiniz ama geldiğim nokta kadın asla affetmiyor, affeder gibi gözükse de asla affetmiyor. Erkek ne derse desin, nasıl savunursa savunsun kendini, artık eski kadını bulması olanaksız.
Bizde de benzer olaylar oluyordur mutlaka, ama adına dizi, senaryo, film ne derseniz deyin, dün bu sahneleri seyrederken gerçekten etkilendim, hani kadın gibi kadın tabiri varsa eğer cidden, işte dedim, kadın gibi kadın bu.
Sevgilerimle,
YORUMUZU BIRAKIN
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.