Menu

Efsanenin hayatı .. Marilyn Monroe

Günaydın Arkadaşlarıma,

Dün Marilyn Monroe’nun bir fotoğrafını paylaşmış ve “ Onun kadar güzeli gelmedi “ demiştim.

Bir çok arkadaşım beğendi, yorum yazdı.

Sevgili dostum Avni Aksoy şöyle bir yorum yazdı “Onun saç boyası güzeldi, makyajı güzeldi, kimsenin görmediği ruhu çok ama çok güzeldi. Hikayesi ise çok acıklıydı. (Ayrıca bence sarışın olmadan önceki hali daha iyiydi.) “

Düşündüm o zaman, acaba kaçımız onun hayatını biliyor diye….

Neden acıklı bir hayat hikayesi vardı…

Biraz araştırıp sizler ile paylaşmak istedim.

Asıl adı Norma Jeane Mortenson du.

1 Haziran 1926 senesinde Los Angeles Devlet Hastanesinde dünyaya gelmiş Marilyn.

Babası hakkında birkaç hikaye var, kimisi annesinin çalışma arkadaşı Charles Stanley Gifford’dan olduğunu, kimi de annesinin ikinci eşi Martin Edward Mortenson’dan olduğunu söyler.

Annesi şizofrendi. Rahatsızlığı artınca, hastaneye kaldırılmış.

Yedi yaşına kadar çeşitli aileler yanında kalan Marilyn, annesi hastaneden çıkınca yeniden onunla yaşamaya başlasa da, annesi düzelememiş daha sonra annesinin yakın arkadaşı tarafından bakılmaya başlanmış.

Ancak bu da uzun sürmemiş, annesinin arkadaşının kocasının 9 yaşındaki Marilyn’i taciz etmesiyle başlayan sıkıntılar, halasının evine gönderilmesiyle devam etmiş.

Gittiği her evde tacize uğrayan Marilyn, sonunda daha 16 yaşındayken, komşusunun 21 yaşındaki oğlu James Doughtery ile evlenmiş.

Dört yıl devam etmiş evliliği, daha sonra boşanmış ve The Blue Book’ta modellik yapmaya başlamış. Bu arada oyunculuk ve şarkıcılık eğitimleri almış.

Çok başarılı bir dönem yaşamış The Bloe Book’ta ve bu dönemde 20th Century Fox’un yöneticisi Ben Lyon’un dikkatini çekmiş. Onun öneris ile de adını Marilyn Monroe olarak değiştirmiş.

1952 yılına kadar bir çok filmde rol almasına rağmen istediği başarıyı yakalayamamış, ancak o zamanlarda bile yönetilmesi çok zor bir oyuncuymuş. Kaprisli ve sıkıntılı dönemler yaşatmış yönetmenlere.

1953 yılında Niagara filmi ile istediği başarıyı yakalamış ama bu seferde modellik zamanlarında çektirdiği çıplak ve seksi fotoğraflar başına dert olmuşsa da bundan sıyrılmasını bilmiş. Bu dönemde o çektirdiği pozlar ve fotoğraflar Playboy dergisinde yayınlanmış.

Bu sırada ikinci evliliğini yapmış, uzun zamandır beraber olduğu beyzbol oyuncusu Joe Dimaggio ile evlenmiş. Ancak bu evlilik dokzu ay sürmüş ve boşanmış.

1955 yılına kadar bir çok filmde başrol oynadıktan sonra üçüncü eşi Arthur Miller ile tanışmış.

1959 yılında ise Altın küre Ödülünü kazandığı o meşhur filmde “ Some like it hot “ oynamış.

Ancak film setlerindeki düzensizliği, geç gelip gitmesi, replikleri unutması devam etmiş, bu yüzden de bir çok yönetmen onunla çalışmak istememiş. Bu dönemde evliliğinde de sorunlar yaşarken aktör Yves Montand ile kısa süreli bir yasak ilişki yaşamış.

1962 yılında eşi Arthur Miller’ın yaxdığı “ The Misfits “ filmini tamamlamış ve bu tamamladığı son film olmuş. Bu filmden sonra Arthur Miller’dan boşanan Marilyn, yaşadığı depresyon nedeniyle psikiyatri kliniğinde tedavi görmüş.

Yine bu yılın sonunda bir yeni filmde rol alırken düzensizlikler yaş anması ve ABD Başkanı Kennedy ile ortaya çıkan aşk dedikoduları yüzünden kovulmuş ve filmi tamamlayamamış.

Ancak bu filmdeki rol arkadaşı Dean Martin’in başka birisi ile çalışmayacağını söylemesi üzerine, tekrar geri çağrılmış ve filme devamı sağlanmış.

Tam filme devam edileceği düşünülürken, 5 Ağustos 1962 yılında aşırı yüksek dozda sakinleştirici ilaç almış ve Los Angeles’daki evinin yatak odasında ölü bulunmuş.

Ölüm sebebi intihar gibi gözükse de, bir çok kimse cinayet diye de düşünmüş. CIA, Kennedy gibi bir sürü komplo teorileri de ortaya atılmış ama hiçbir zaman kesin sonuca ulaşmamış.

Cenazesini ilk eşi Joe Dimaggio’ya teslim edilmiş ve onun organize ettiği bir törenle 8 Ağustos 1962 tarihinde gömülmüş.

İşte Marilyn’in hikayesi ..

Şizofren bir anne, hayatında hiç olmayan bir baba, ıslahevleri, bakım evleri, 7 yaşından beri sürekli tacizler….

Sonra meşhur olma çabaları, meşhur olması ve yaşadığı aşklar, yasak aşklar, sorunlu evlilikler, depresyonlar, ilaçlar ve 36 yaşında biten bir hayat …

Gerçekten hiç MUTLU oldu mu sorusuna yanıt vermek zor…

Sevgilerimle,
14 Eylül 2016, 00:38

Benzer Yazılar

YORUMUZU BIRAKIN