Menu

Gündem … 15 Haziran 2015

Sizlerde de aynı mı bilemiyorum ama iki gündür üzerimizdeki gerginlik, stres bir ölçüde geçti. Herkes daha güler yüzlü, daha sakin.

Mutlaka şu seçim kargaşası ve ne olacak endişesi bir ölçüde törpülendi. Bence hepimizi en çok düşündüren ACABA Başkanlık mı, acaba yine bu ülke ” O ” nun vesayeti altında mı yürüyecek korkusu tamamen geçti, en büyük rahatlamayı yaşatan bu, çünkü herkes görüyor ki bu ülkede ” O” nun için yaşam artık 7 Haziran’dan önceki gibi olmayacak.

HDP yüzünden farklı görüşler, farklı bakış açıları var, doğaldır. Ama sizler de fark ediyorsunuz, okuyorsunuz ki ülke bir günde normale döndü ve gün geçtikçe Sağ duyu galip gelecek ve bu her rengin temsil edildiği bu MECLİS bence bir şekilde hükümet çıkracaktır.

Deyip, artık siyasi yazılara biraz ara verme zamanı diyorum.

Size bu sabah geçenlerde seyrettiğim çok ilginç bir filmi anlatacağım, daha doğrusu filmi değil de, filme konu olan bir şeyden bahsedeceğim.

Filmin adı ” Ex Machina “, bir Bilim Kurgu filmi, öyle ahım şahım bir film de değil, oyuncular sıradan, film sıradan, hani seyretmezseniz bir şey de kaybetmezsiniz.

Filmin başında bir TEST adı geçiyor, adı TURING testi. Film de zaten bu testten etkilenerek çekilmiş.

Film bittikten sonra vikipedi’den bu Turing testi doğru muymuş, neymiş diye biraz araştırdım.

Turing testi, ilk olarak 1950 yılında Mind adlı felsefe dergisinde ünlü İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Alan Turing’in Computing Machinery and Intelligence başlıklı ünlü makalesinde sözü edilen kavrammış.

Turing testinin amacı bir makinenin düşündüğünü söylemenin mantıksal olarak mümkün olup olmadığıdır.

Turing testine göre makine, gönüllü bir insanla birlikte, sorgulayıcının görüş alanının dışında bir yere saklanır. Sorgulayıcı yalnız soru sormak suretiyle hangisinin insan hangisinin bilgisayar olduğunu saptamaya çalışır.

Dizi halinde tekrarlanan testler sonucunda sorgulayıcı, tutarlı bir şekilde insanı saptayamadığı takdirde makine Turing testini geçmiş sayılır.

Örneğin aşağıdaki resimde, duvarın arkasında A ve B bulunmaktadır.

Bunlardan, B aslında gerçek bir insan ve A aslında bir bilgisayar üzerinde çalışan yazılımdır.

Duvarın arkasındaki C kişisi, A ve B’yi görmeden sadece klavye ve monitör marifeti ile A ve B’ye istediği soruları sorabilir. B kişisi normal cevaplar vermekle yükümlüdür. Yani insan gibi davranır ve zaten insandır, buna karşılık A bilgisayarının amacı insan gibi davranıp C kişisini kandırmaktır.

Seneye dikkat ettiniz mi, 1950 yılından bahsediliyor, yani o yıllarda millet neler ile uğraşıyormuş.

Neyse bana ilginç gelmişti, o yüzden paylaşmak istedim.

Herkese çok keyifli bir gün dilerim.

Sevgiler & Saygılar

Benzer Yazılar

YORUMUZU BIRAKIN